#Melinas Mom - Merve Öztürk - Melina » beslemesi Melinas Mom - Merve Öztürk - Melina » yorum beslemesi Melinas Mom - Merve Öztürk - Melina » EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM VIII yorum beslemesi alternate alternate Giriş Yap * HAKKIMDA * MELİNA’NIN HİKAYESİ + 1. DIŞ GEBELİĞİM + 2. DIŞ GEBELİĞİM – “DOKTOR LÜTFEN BANA O İĞNEYİ YAP!” + UMUTLAR İYİCE TÜKENİYOR… + TÜP BEBEK 1. TRANSFER + TÜP BEBEK 2. TRANSFER + TÜP BEBEK 3. TRANSFER + YENİLENME ZAMANI! – 4. TÜP BEBEK! HAMİLELİK! * BAŞARI HİKAYELERİ * UZMAN KÖŞESİ * TARİFLER * GEBELİK GÜNLÜĞÜ + MİNNAK’IN GEBELİK GÜNLÜĞÜ * EVLAT EDİNME * NEFES * İÇİMDEN GELENLER * İLETİŞİM Giriş Yap Hoşgeldiniz!Hesabınıza giriş yapın ____________________kullanıcı adınız ____________________şifreniz [BUTTON Input] (not implemented)____________ Şifrenizi mi unuttunuz? Şifre resetleme Şifreni kurtar ____________________emailin [BUTTON Input] (not implemented)________________ ARA ____________________ Melinas Mom – Merve Öztürk – Melina Salı, Ocak 8, 2019 * Giriş Yap / Kayıt Ol Giriş Yap Hoşgeldin! Haydi hesabına giriş yap. ____________________kullanıcı adınız ____________________şifreniz [BUTTON Input] (not implemented)_____ Forgot your password? Get help Şifre resetleme Şifreni kurtar ____________________emailin [BUTTON Input] (not implemented)________________ Email adresine yeni bir şifre gönderilecek. * HAKKIMDA * MELİNA’NIN HİKAYESİ + 1. DIŞ GEBELİĞİM + 2. DIŞ GEBELİĞİM – “DOKTOR LÜTFEN BANA O İĞNEYİ YAP!” + UMUTLAR İYİCE TÜKENİYOR… + TÜP BEBEK 1. TRANSFER + TÜP BEBEK 2. TRANSFER + TÜP BEBEK 3. TRANSFER + YENİLENME ZAMANI! – 4. TÜP BEBEK! HAMİLELİK! * BAŞARI HİKAYELERİ * UZMAN KÖŞESİ * TARİFLER + TARİFLER PANCAR CİPSİ TARİFİ TARİFLER KABAK CİPSİ TARİFİ TARİFLER ÇOCUKLAR İÇİN SUSHI TARİFLER KIŞ ÇAYI TARİFİ TARİFLER EĞLENCELİ ARMUT TATLISI * GEBELİK GÜNLÜĞÜ + TümüMİNNAK’IN GEBELİK GÜNLÜĞÜ GEBELİK GÜNLÜKLERİ SİMAY’IN GEBELİK GÜNLÜĞÜ 3. TRİMESTER GEBELİK GÜNLÜKLERİ BURCU’NUN GEBELİK GÜNLÜĞÜ GEBELİK GÜNLÜKLERİ BURCU’NUN HAMİLELİK GÜNLÜĞÜ 8. AY GEBELİK GÜNLÜKLERİ SİMAY’IN HAMİLELİK GÜNLÜĞÜ * EVLAT EDİNME + EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ – KAVUŞMA EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM IX EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM VIII EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM VII EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM VI * NEFES + NEFES TERAPİSİ VE MEDİTASYON TEKNİKLERİ ANNE LÜTFEN / NEFES EGZERSİZİ NEFES TERAPİSİ VE MEDİTASYON TEKNİKLERİ NEFES EGZERSİZİ NEFES TERAPİSİ VE MEDİTASYON TEKNİKLERİ “NEFES TERAPİSİ” İLE TANIŞMA KISIRLIK / TÜP BEBEK TÜP BEBEK SÜRECİNDEKİLERE MOTİVASYON SÖZLERİ İÇİMDEN GELENLER BİR REGRESYON HİKAYESİ VE ANNE OLMAK! * İÇİMDEN GELENLER + İÇİMDEN GELENLER CESARET İÇİMDEN GELENLER HUZUR İÇİMDEN GELENLER HAYATA NASIL BAKIYORSUNUZ? İÇİMDEN GELENLER BUNLARI HATIRLAMAYI ÖZLEMİŞİM İÇİMDEN GELENLER BİR HABERİM VAR :) * İLETİŞİM ____________________ ARA Ana Sayfa EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM VIII * EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM VIII By Melina's Mom - 22 Ekim 2015 2 Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş * IFRAME: http://www.facebook.com/plugins/like.php?href=http://melinasmom.com /evlat-edinme-hikayesi-yazi-dizisi-bolum-viii/&layout=button_count& show_faces=false&width=105&action=like&colorscheme=light&height=21 * tweet Ve Sonunda Eve bir Kağıt Gelir Evde amaçsızca oturduğum günlerin birinde arkadaşımdan gelen telefon yeniden canlanmama neden oldu. Kuruma referans olarak verdiklerimizden biriydi ve az önce aranmıştı. Arayan görevli dosyamızı hazırladıklarını, onaya gireceğimizi ve son aşama referansları aradıklarını söylemiş. Kaç yıldır tanıştığımızı, nasıl tanıştığımızı, çevreyle ilişkimizin nasıl olduğunu, evlat edinmeye bakış açımızı ve bunu onlarla paylaşıp paylaşmadığımızı, çocuklarla ilişkimizi, nasıl insanlar olup neler yapmaktan hoşlandığımızı sormuş özetle. Yaklaşık 10 dakikalık bir görüşme olmuş ve teşekkür ederek kapamış. Hemen diğer referans verdiğimiz kişileri aradım, telefonlarını yanlarından ayırmamalarını, bilmedikleri numara ararsa açmamazlık etmemelerini sıkı sıkı tembih ettim. Bir aşamayı daha atlatmıştık sonunda, bir adım daha yaklaşmıştık kızımıza. Ama haftalar geçmiş ama diğer referanslarımız aranmamıştı. Siz ne kadar kendinizden emin olursanız olun, içinizde acabalarla başlayan korkulara engel olamıyorsunuz. Sessizlik uzadıkça içimdeki korkular gözyaşlarına dönmeye ve sabırsızlığım artmaya başladı. Ve dayanamayarak uzmanımızı aradım. Kendimi tanıttıktan sora aldığım ilk cevap, “Geldi mi onay yazınız, hayırlı olsun.” oldu. Onayımızın çıktığını, imzalar tamamlandıktan sonra ilgili birimce yazının tarafımıza yollanacağını ve resmi sıramızın da o yazıda belirtildiğini söyledi. Sevinçten kaç kere teşekkür ettim, neler söyledim hatırlamıyorum. Telefonu kapadıktan sonra çok büyük bir rahatlama ile, bu defa mutluluktan aktı gözyaşlarım. Artık kesindi, her ne kadar belirsiz bir zaman olsa da, o zamanın sonunda kızımla kavuşacaktık bir birimize. Salya sümük vaziyette eşimi, annemi, babamı, kayınvalidemleri, arkadaşlarımızı konuyu bilen kim varsa tek tek arayıp müjdeyi verdim. Kızım gelecekti ve herkes bilsin istiyordum, sonunda ben de anne oluyordum… O günü takip eden ikinci haftanın sonunda PTT’nin minibüsünün evin önüne yaklaştığını gördüğümde koşarak kapıya çıktım. Valilikten adımıza iadeli taahhütlü bir yazı gelmişti. Adama da defalarca teşekkür ettim. Belki sadece görevini yapıyordu ama bana getirdiği o kağıt parçasının ne kadar büyük bir anlamı vardı. Ellerim titreye titreye, yırtmadan zarfı açtım. “Kurumumuzda 0-1 yaş grubu kız çocuk evlat edinme istemi ile yaptığınız başvurunuza istinaden hazırlanan dosyanız, evlat edinmenize engel bir durum tespit edilmediğinden Müdürlüğümüzce sıraya alınmıştır.” Çığlık çığlığa devam ettim okumaya, sıramız ve tahmini 3 yıl bekleyeceğimizin yanı sıra genel bilgilerin olduğu kağıdı tek nefeste bitirdim. Kasım ayının ortalarıydı ama evin içi ısınmıştı, güneş parlamıştı ve her tarafımız bir sıcaklık kaplamıştı. 3 yıl yazan kısma gözüm takıldı ama bunun standart bir metin olduğunu, o kadar beklemeyeceğimizi fısıldadım kendime. (İlk başvururken de aynı şey söylenmişti ama takip ettiğim kadarıyla, terk bebek beklemiyorsanız veya yaşınız itibariyle büyük yaş bebeklerde sırada değilseniz, süre nerdeyse yarı yarıya iniyordu.) Artık geriye sadece beklemek kalmıştı… Beklemek… Okulun bitişini beklersin, normal şartlarda dönem sonu dersen bellidir aşağı yukarı… Evlenirken gün alırsın, o günün gelmesini beklersin… Hamile kalırsın 9 ay 10 gün beklersin, canına kavuşmak, anne olmak için. Bu sürede de minnacık kıyafetler alırsın mesela doğacağı tarihin mevsimine göre, yenidoğana uygun emzik, biberon, bez veya başka ne gerekiyorsa onları alırsın. Arada doktora kontrole gidersin, kalp atışını dinlersin, ultrason görüntüleri, 3 boyutlu resimler, videoların olur; o görüntülerden tahminler yaparsın ağzı bana, burnu babasına benziyor diye. Günün sayılıdır, karnın büyürken kavuşmaya kalan gün sayısı azalır. Beklemenin eğlenceli kısımlarını da yaşarsın sabırsızlığın yanında. Hamilesin diye belki eşin dostun daha çok suyuna gider üzmemeye çalışır, canının istediği şeyleri aşerebilirsin mesela veya daha az yorulman için çevre destek olur bu süreçte sana. Yada canına kavuşmak, anne olmak için, gidersin soğuk duvarlı bir resmi kuruma, tamamen şansına kalmış güler yüzlü veya ters bir uzman seni inceler de inceler, dünya evrak hazırlarsın, ha bire sevimli görünmeye, sinirlerine hakim olmaya çalışırsın. Sinirden, gerginlikten, stresten midene kramplar girer, miden bulanır ama kimse için bir anlam ifade etmez o mide bulantısı. Bu arada mutalaka çevrede densiz insanlar vardır; başkısının çocuğunun kendi doğurduğun çocuk gibi olmayacağını söylerken suratına yumruğu gömmemek için tırnaklarını avucuna geçirir sakin sakin anlatmaya çalışırsın onun artık başkasının değil, kendi çocuğun olduğunu. Bu arada zevkli zevkli alışveriş falan da yapamazsın. Bir yandan ha bire, çok erken hazırlık yapmayın daha diyen kurumdaki görevli hevesinizi kaçırırken, diğer yandan hadi birşeyler alayım deseniz bile ne alacağınızı bilemezsiniz. Yazın mı kışın mı sıranın size geleceği belli değildir; belki 10 günlük belki 10 aylıkken kavuşacaksınızdır kızınıza/oğlunuza. Öyle minnacık badilere, çoraplara uzaktan bakmaya devam edersiniz. Birşeyler yapmak için delirseniz de eliniz kolunuz bağlıdır, sadece bomboş beklersiniz… O ilk kalp atışını ultrason vasıtası ile dinleyerek delirmeler yoktur bizim tarafımızda, biz ilk kalp atışını duymanın hevesini ilk kucağımıza aldığımız ana kadar erteleriz. Ama biliriz ki, artık o minik kalp bizim evimizde, bizim ailemizde atacak ve içi bizim sevgimizle dolarak büyüyecek. Yani beklemek, ne kadar bekleyeceğini bilmeden ve beklediğin anın gelişi ile ilgili tatlı telaşlı hazırlıklar yapamadan keyiften uzak, işkence veren dakikalar kovalamacasına dönüşüverir bazen. Ha bir de, sizi anne olarak görmez bazı insanlar nedense. Hani doğum sancısı çekilmeyince, sanki anne olunamayacakmış zannederler. O yüzden de senin ne düşündüğünü, nasıl hissettiğini anlamanın yanından geçemezler. Sense hep dimdik durmak ve durmadan, bıkmadan açıklamak zorunda hissedersin kendini. Çünkü fikrini veya bakış açısını değiştirebildiğin tek bir insan bile yarın bir gün evladına atılacak bir yan bakışı, duymasından korktuğun “evlatlık” kelimesini engellemek demek olur. Benim gibi annelerin en sinir olduğu kelimedir mesela evlatlık, çünkü onlar “evlat”tır, sonundaki -lık ekinden çok çok ötesidir. Bir de öz ailesi lafına sinir oluruz, öz aile demek ateşlendiğinde başında beklemek, düştüğünde elinden tutmak, bir gülümsemesi için şaklabanlıklar yapmak, belki en çok istediğin o ayakkabı veya elbise yerine oyuncak almak, hayatının akışını planlarken kendinden çok evladını düşünmekten geçer bana göre. Öyle doğurdu diye olmaz; doğurmakla oluyorsa öz aile evladını çöpe atmaz, ıssız bir yol kenarına, tanımadığı bir tuvaletçiye veya otogara bırakıp kaçmaz veya hastanede doğurup, küveze alınan bebeğeni aylarca orada tek başına bırakıp hayatına devam etmez, edemez. Elbette zor şartlarda yaşayanlar, buna mecbur olan da vardır aralarında ama genel olarak bakınca, onları öz beni üvey yapar mı bunlar? Ne olursa olsun, her ne kadar biyolojik olmasam da, kesinlikle kızımın öz annesiyim… Sonunda mutlu olacağını bildiğin bir hayali beklemek güzelmiş ben bunu öğrendim bu süreçte, ama beklenilenin “toplum için az bilinirliği” çok zormuş mesela, ne kadar bekleyeceğini bilmek de aynen öyle… İlk Alışveriş Her ne kadar uzmanımız hazırlık yapmayın dese de, insan birşeyler almak istiyor evladı için. Sanki bu sürecin gerçek olduğunun kanıtı gibi, sanki alırsam kızım gerçekten gelecek gibi… Onay yazımızı elime alalı henüz haftalar olmuş ama birşeyler yapmak istiyorum kızım için… Bir alışviş merkezinde gezerken, gözüm ilerdeki bebe mağzasına takılıyor. İlk defa bir bebek mağzası görüyorum o gün. Daha önce önünden kim bilir kaç kez önünden geçtiğim ama asla görmediğim bir mağaza. Çekingen adımlarla içeri giriyorum. Yıllarca bebeklere/çocuklara dair ne varsa algılarını kapamış biri olarak kendimi sanki “Charlie’nin Çikolata Fabrikası”nda gibi hissediyorum. Herşey insanı cezbediyor. Minnacık tulumlardan birini alıyorum önce elime. Pamuksu kumaşı ve açık pembe rengi… İlk kez bu tarz bir mağazada olmanın garip bir çekinikliği var üstümde, elimde açık pembe tulum, gözlerimden akan yaşları farkediyorum. Sanki hırsızlık yaparken yakalanmışım gibi bir panik beliriyor içimde. Gözlerimi siliyor, elimdekini apar topar aldığım yere bırakıyorum. Hızlı adımlarla çıkışa yönelmişken önlükler takılıyor gözüme. Minnacık, çeşit çeşit… Adımları ben atmıyorum sanki, öyle yürüyorum reyona. Herbirine dokundukça binbir hayal akın ediyor beynime. Sanki kızıma takıyor o önlüğü, az ilerdeki biberonla sütünü içiriyor gibiyim. Birşey almadan çıkmak istemiyorum o dükkandan. Ama ne alacağımı bilmiyorum veya birşey alacağım zaman neye dikkat etmem gerektiğini… Raflarda ne kadar ürün varsa tek tek alıyorum elime. Bu arada bir görevli yaklaşıyor yanıma, yardımcı olabilir miyim diye. Sanki yasak birşey yapıyormuşum hissiyle çıkıyorum mağazadan. Sonra kendime kızıyorum gecelerce, özellike gecelerde. Hissettiğim o suçluluk duygusunu anlamlandıramıyorum. Sonra dikiliyorum başka bir gece yattığım yerden; kızım gelecek ve ben neyin lazım olduğunu, neyine dikkat edeceğimi öğrenmeliyim. Ertesi gün interette dolaşıyorum bol bol, her bir ürüne girip çıkıyorum nerdeyse. Belki sizlere komik gelecek ama bebek ürünü satan sitelerin varlığını yeni keşfediyorum ben o gün. Yıllarca herşeyi duymamazlıkten, görmemezlikten gelmenin sonucu sanırım, günlerce saatler harcıyorum oralarda… Sonra cesaretimi toplayıp başka bir bebek mağazına giriyorum. Beşiklere bakacağım, amacım o. Büyüyen bir beşik mi, ilk etapta park yatak sonrasında normal bir yatak mı alsam düşüncelerindeyim. Beşiklere bakarken yine bir görevli yaklaşıyor yanıma; orta yaşlı bir bayan. Kendim için mi hediye mi olduğunu soruyor, gözü karnımda. Kendim için diyorum. Gözü hala karnımda… “Ay o zaman hamileliğinizin başı daha, hayırlı olsun, yazın doğacak sanırım” diyor gülümseyerek. “Ne zaman doğacağını bilmiyorum, çünkü hamile değilim. Ben evlat edineceğim onun için bakıyorum” diye gururla söylüyorum bu kez. “Ay çok üzüldüm, sorun siz de mi?” diye sorduğunda kadını orada boğazlamak veya çıkıp gitmek arasında gerçekten bir ikilem yaşıyorum. Sana ne be kadın, kimde sorun var sana ne; hem neden üzülüyorsun, sen kendi haline, taş olmuş kalbine üzül diye bas bas bağırmak isterken çıkıyorum dükkandan… İlk iki bebek mağazası deneyimimin hüsranla sonuçlanması nedeniyle içime kapanıyorum. Kızım için sanki hiçbirşey yapamıyormuş, elim kolum bağlıymış hissi uyanıyor içimde. Hiçbir şey yapamadan, öylesine bomboş belki aylar belki yıllarca bekleyecek olmanın ümitsizliği kaplıyor günlerimi. Ya uyuyorum, ya da ağlıyorum… Öylesine amaçsız ve bomboş günler kovalıyor birbirini. Sonra birgün girip bir internet sitesinden kızımın ilk alışverişini yapıyorum: Emzik askısı. İlk aklıma gelen o ve ilk parça eşyasını almanın gururunu yaşıyorum. Sonra da oturup neler yaşadım, yaşıyorum yazmaya başlıyorum. Gerçekleri Söylemek… söylemek Evlat edinen aileler arasında en büyük korkudur, ya öğrendikten sonra beni sevmezse, istemezse… Bu nedenle bunu söylememeyi tercih eden aileler var; ancak genel kanı bunun saklanmaması yönünde. Ki ben de, kızımdan saklamayacağım. Peki bu ne zaman ve nasıl söylenmeli? Bu konuyla ilgili çok okudum, benzer deneyimler yaşayan annelerin yöntemlerine baktım, sonuçların nasıl olduğunu takip ettim, psikologların makalelerini okudum vs. İzlemeyi düşündüğüm yolu ve nedenlerini de paylaşmak istedim. Psikologların söylediği, çocukların okula başlamadan önce gerçeklerin anlatılması. Anlattıktan sonra kafasında otturtması ve durumu tartması için zamana ihtiyacı olacaktır. O nedenle, okula başlamadan 1-1,5 yıl öncesi doğru zaman olabilir deniyor. Ve nasıl söylenecek kısmı var. Bir kere asla biz senin gerçek anne/baban değiliz denmemeli. Bizler gerçek anne babalarız, sadece biyolojik değiliz. Bunu çocukların, ben senin karnından mı çıktım diye sordukları dönemde, ilk olarak hayır, sen benim karnımdan çıkmadın, başka bir kadının karnından çıktın ve bize geldin diye basit ama doğruyu söyleyerek cevaplamayla başlanabilir. Burada önemli olan, doğruyu söyleyeceksiniz, sormadığı şeyleri cevaplamaya çalışmayacaksınız ve biyolojik anneyi acındırmayacaksınız. Çok fakirdi, çok hastaydı sana bakamadı, cevabı çocuklarda merhamet duygusunu ve beraberinde ona haksızlık yapılmış olduğu veya suçluluk duygularını uyandırabiliyormuş. O nedenle biyolojik aile ile ilgili birşeyler bilinse bile, makul, anlayacağı yaşa gelene kadar bu konuda çok bilgi vermemeyi doğru buluyorum. Çocuk evlat edinildiğini öğrendiği zaman, sizi ve çevreyi tartmak için bunu olur olmadık yerlerde dile getirebilir. Özellikle kalabalık ortamlarda, yabancıların yanındayken konuyu açarsa ve birşeyler söylerse onu susturmak en yanlış davranışmış. “Aman duymasınlar” cümlesi çocukta bunun ayıp, yasak bir durum olduğu duygusunu uyandırıyormuş. O nedenle soru ne zaman, nerede gelirse gelsin aynı samimiyetle soruları cevaplamak ve onu ne kadar çok sevdiğimizi söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Evlat edinme ne demek anne, sorusuna hazırlık olarak çok daha erken yaşlarda, masallar anlatırken bu durumu betimlemeyi düşünüyorum. Yurt dışında küçük çocukları hazırlayabilmek adına böyle hikaye kitapları var ancak ülkemizde olmadığı için artık hayal gücümüzü kullanacağız. Belki kafasında birşeyler oturduktan sonra buluşma anımızı hikayeleştirerek anlatabilirim. Ve annelerin klasik sevgi sözcüklerinden biri olan “Seni iyiki doğurmuşum”” yerine “İyi ki bizim kızımız olmuşsun” diyeceğim. Ne kadar erken evlat edinme olayı güncel hayatta konuşulabilen birşey olursa, diğer yandan bizler ne kadar çok sevildiğini de sözlü ve davranışsal yollarla ifade edersek durum onun için o kadar normalleşecektir. Bunu normal olarak görerek büyümesi de, ileride karşımıza çıkacak aman birinden mi duyacak, aman öğrenirse ne olacak korkularını yaşamadan, karşılıklı güven duygusunun ilk yaşlardan itibaren geliştiği bir süreç olarak işleyecektir. Ben bir de, evladına benimle aynı yoldan kavuşmuş bir aile ile belki ayda, belki üç ayda bir, nasıl olursa artık, biraraya gelmeyi ve çocuklarımızın iletişimde olmasını istiyorum. Yarın birgün, bu durumda olan tek kendi olduğunu düşünmesin, bunun örneğini de görsün istiyorum… Henüz kızım gelmediği için bunlar kafamdaki projeler şimdilik doğal olarak. Umarım o süreci kolay ve sıkıntısız atlatırız. Umarım çok mutlu, sevgi ve güven dolu bir genç kız olur bebeğim… Ah Şu Sıralar Bir yandan kızımı emzirebilecek miyim, emzirebilmem için ne yapmam lazım, kızıma durumu nasıl, ne zaman açıklayacağım diye araştırmalar yaparken, diğer yandan da çocuk gelişimi, bakımı, hastalıkları ile ilgili ilgi sahibi olmaya çalışıyordum. Haliyle zaman akmaya başlamıştı. Kurumu ayda bir arayarak sıramızı öğreniyordum. Bazen ayda 7-8 sıra atarken, bazen de koskoca 2 ayda tek sıra ancak ilerliyorduk. Sıranın hızlı attığı aylar yaptığım, bu hızla giderse şu ay, en geç bu ay gelir hesaplarım, boş geçen aylarda yerini derin bir mutsuzluğa bırakıyordu. Öyle zamanlarda günün büyük kısmını oradan kalkıp oraya yatmakla, ağlamakla geçiriyor ve kendimi dünyaya nerdeyse kapatıyordum. Yılbaşı ertesine kadar sıramız çok güzel atmıştı. Özellikle Ocak ayının başında sıra dosyasında yapılan düzenleme sayesinde ( yaşı 40’ın üstüne çıkanlar 0-1 yaş dosyasından çıkarılıyor, 1-2 yaş gurubu için sıra beklemeye devam ediyor), yaklaşık on günde sekiz sıra atmış olmak beklentilerimi iyice yükseltmişti. Sürekli en geç yaz sonu deyip duruyordum kendime, yaz sonu gelecek kızım… Hani dense ki, misal sıranız 30 ayda 3 sıra atacak ve 10 ay sonra kızınız gelecek… Ama yok öyle bir ortalama… Hesap kitap yapılamıyor ne yazık ki… Yazın adli tatil, bayram tatili, uzmanların yıllık izin hakkı vs derken zaten sıralar yavaşlayacak diye düşünürken, pat dedi şubat-mart ayında durdu nerdeyse sıralar, aylar boş geçti, sonra tek sıra attı, sonra yine durdu. Derken kurum başvurumun üstünden bir yıldan fazla zaman geçti. Şu satırları yazarken yılın bitmesine 2,5 ay var ama kızıma hala çok uzakmışım gibi hissediyorum. Eğer bir mucize olmazsa, bir yıldönümünü daha kızım olmadan yaşayacağım, 1 yaş daha yaşlanacağım ve belki o bir yaş kızımla geçireceğim eksi bir sene anlamına gelecek. Sıranın atmasını beklemek öyle zor ki, bir aramanızda eğer sıranızda değişiklik olmadıysa, önceki ay kaç sıra attığınızın önemi kalmıyor. Direk bir moral bozuntusu ister istemez… Ve son 2,5 aydır sadece tek sıra attık. Yani anlayacağınız bu aralar iyi değilim, kızımı özlüyorum… Bilmiyorum şuan doğdu mu, bir başka kadının karnında mı veya bir hastane odasında tek başına mı yatıyor? Üşüyor mu acaba, karnı aç mı, bezini vaktinde değiştiriyorlr mı? Gazı var mı veya, biri alıp kucağına pışpışlıyor mu? Veyahut da henüz doğmadı… Kafamda sorular, her sorunun cevabı iç kararmaları, yürek sancıları… Ah beklemek öyle zor ki… Hazırlık yapmak istiyorsun ama kurumdakiler erken yapmayı diye sıkı sıkı tembihliyorlar nerdeyse sizi. Ama dayanamadık biz. Önce odası yapacağım odayı boşalttım, eşyaları attım. Sonra boyattım. Dolabını, beşiğini, yatağını, şifonyerini, yorganını, yastığını aldım. Ne bileyim pusetini, hamağını, ana kucağını ve ufak tefek ıvır zıvırlarını almaya başladım. Her ay ufak ufak birşeyler alıyorum artık. Aldıkça olayın gerçekliğine inancım artıyor, sanki az kalmış gibi hissediyorum. Odası neredeyse tamam, perdesi kaldı, onu da önümüzdeki ay alacağım. Oyalanabileyim diye her aya bir alışveriş planı yaptım kendimce. Yoksa zaman geçmek bilmiyor… Yıllardır çalışan bir kadın olarak, artık evde zaman geçirmek ve birbirinin aynısı günleri kovalamak iyice zor geliyor. Kızım için, ona kendim bakabilmek için vazgeçmiştim iş hayatından. Ama erken vazgeçmişim, en azından 1 yıl daha çalışabilirmişim. Bir dönem en azından geçici falan tekrar çalışayım dedim, eşim rahat mı batıyor, evde sıkılıyorsan çık gez dolaş dedi. Oysa evden çıkmaya, mesela markete gitmeye bile mecalim olmuyor çoğu gün, sanırım depresyon böyle birşey. Kendimi oyalamak adına, hiç bilmediğim bir kursa gideyim dedim. Bakındım, dikiş kursu buldum. Bir heveslendim, gittim kendime dikiş makinesi, iğneler iplikler, kumaşlar aldım. Ne o, öğreneceğim de kızıma ciciler dikeceğim. 2 hafta sürdü hevesim, aldıklarım da elimde kaldı, sonunda kurstakilere dağıttım malzemeleri… Ve bir kez daha diyorum ki: Ah beklemek öyle zor ki… Yine de bekleme sürecinde, bana moral olan, hem de tahminimden de güçlü şekilde inancımı tazeleyen, hayata bakışımı değiştiren birşeyler yaşamaya başladım. Ben gönüllü anne oldum… “Gönüllü anne” nedir? O da bir sonraki yazımda… * Etiketler * evlat edinme * evlat edinme bekleme * evlat edinme kararı Paylaş Facebook Twitter * IFRAME: http://www.facebook.com/plugins/like.php?href=http://melinasmom.com /evlat-edinme-hikayesi-yazi-dizisi-bolum-viii/&layout=button_count& show_faces=false&width=105&action=like&colorscheme=light&height=21 * tweet Önceki İçerikÇALIŞAN ANNE VE ÇOCUK PSİKOLOJİSİ Sonraki İçerikTÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK ÇOCUK MÜZİKALİ BAŞLIYOR! Melina's Mom Melina's Mom İLGİLİ İÇERİKLERYAZARIN DİĞER İÇERİKLERİ EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ – KAVUŞMA EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM IX EVLAT EDİNME EVLAT EDİNME HİKAYESİ, YAZI DİZİSİ – BÖLÜM VII 2 YORUMLAR 1. pelinarin 23 Ekim 2015 at 13:12 merhaba, benim kuzenim evlatlık (biliyorum bence de hiç hoş değil bu tabir, ama şu an başka bir kelime bulamadım yerine). şu an 21 yaşında. biyolojik annesi doğurur doğurmaz dayım ve yengem aldı, büyüttü. ve bu zamana kadar da söylemediler. saçma sapan bir evrak işi yüzünden tesadüfen öğrendi birkaç ay önce. tabii önce bir şok! hepsinde….önce anneme sormuş “ben bunları öğrendim hala ama sen yine de benim halam mısın?” diye, annemi çok sever. sonra da bana sordu “kuzeniz değil mi?” diye. “tabii ki kuzeniz, özmüş üveymiş ne önemi var, aileyiz biz hep beraberiz” falan dedim. içinde nasıl fırtınalar kopuyor hiçbirimiz bilemeyiz ama sakin atlattık gibi?! biyolojik ailesini arar diye çekindik açıkcası ama kararını bütün aileye “siz benim ailemsiniz, başka da ailem yok” diyerek açıkladı. kuzenim bizim ailemize geldiğinde biz de çocuktuk ve maalesef bu konu ile ilgili bazı tartışmalara şahit olduk. bütün kuzenler yaşlarımız yakındır ve çok sık görüşürüz ve o dönem hepimiz çocuk olmamıza ve gerçeği bilmemize rağmen birimiz bile ne ima ettik, ne bir şey söyledik ne de ona farklı davrandık. o bizim kuzenimizdi ve biz onu seviyorduk, o kadar 🙂 eşim hala şaşırır bu kadar çocuksunuz nasıl bir şey söylemişsiniz diye 🙂 gerçeğin söylenip söylenmemesi gerektiği konusunda bir fikrim yok gerçekten..ama çevre çok önemli. kuzenim öz anne ve babasına (dayım ve yengem) tepki göstermedi, aynı şekilde onları sevmeye devam etti süper bir anne – baba -kız ilişkileri var ama sanırım bize sormasının sebebi etraf ne düşünüyor düşüncesiydi. o yüzden çevre önemli çok önemli…. sıra su gibi geçsin, kavuşun kızınıza sağlıkla mutlulukla inşallah 🙂 sevgiler…. Yorum Yapmak İçin Giriş Yapın 2. canselgazeloglu 18 Mart 2016 at 18:08 Devamında noldu? Çok merak ediyorum Yorum Yapmak İçin Giriş Yapın Cevap Gönder İptal Yorum Yapmak İçin Giriş Yapın - Reklam - [393442ee-0ec5-44e5-b2eb-e5aa1cc1f71a.jpg] En Çok Okunan Yazılar melinasmom HASTANE ÇANTASI 7 Mart 2014 ÇOCUKLARA D VİTAMİNİ TAKVİYESİ 21 Ekim 2016 OKUYUCUMUZ SENEM SÖNMEZ’İN KIZINA 1 YAŞ GÜNÜ MEKTUBU 6 Şubat 2015 GAZLI BEBEK! (İlk 4 ay, Gaz Sorunumuzu Halletmek İçin Neler Yaptık?) 27 Mart 2014 Devamını yükle En Çok Yorum Alanlar 1 YAŞ DOĞUM GÜNÜ HAZIRLIKLARI MERHABA…! ÇİLEKLİ DONDURMAMIN HİKAYESİ “ÇİLEKLİ DONDURMA”MIN HİKAYESİ… – BİR TÜP BEBEK BAŞARI HİKAYESİ! ÖNERİLER ANINDA BEYAZLIK, İPANA PERFECTION İÇİMDEN GELENLER “ÇOCUK NE ZAMAN?” YAZARIN SEÇTİKLERİ BİR HAYALDİ GERÇEK OLDU – ÇOCUK GİYİM 3 Aralık 2018 SÜTAŞ SÜT VE YOGURT 30 Nisan 2018 ÇOCUK PARKLI MEKANLAR 16 Mart 2018 POPÜLER YAZILAR melinasmom HASTANE ÇANTASI 7 Mart 2014 SEZERYAN: BEBEĞİMİ İÇİMDEN KOPARIP ALDILAR 4 Mayıs 2016 video TEDx Konuşmam… 24 Nisan 2016 POPÜLER KATEGORİLER * ÖNERİLER109 * ÇOCUK GELİŞİMİ44 * İÇİMDEN GELENLER40 * UZMAN KÖŞESİ29 * KISIRLIK / TÜP BEBEK24 * TÜP BEBEK BAŞARI HİKAYELERİ24 * BEBEĞİMİN BESLENMESİ17 * ÇOCUKLA YAPILABİLECEK AKTİVİTELER16 * TARİFLER13 HAKKIMIZDA Bir tüp bebek başarı hikayesi .. Melina's Mom Bizimle iletişime geç: info@melinasmom.com BİZİ TAKİP EDİN © Tüm Hakları Saklıdır 2016 - Melina's Mom Login Kullanıcı Adı ____________________ Şifre ____________________ [ ] Beni Hatırla Giriş Yap [BUTTON Input] (not implemented)______ Şifrenizi mi unuttunuz? Şifre resetleme Kullanıcı Adınız ya da Email adresiniz ____________________ Yeni şifre al [BUTTON Input] (not implemented)______ Giriş Yap Edit with Live CSS ____________________________________________________________ ____________________________________________________________ ____________________________________________________________ ____________________________________________________________ Save Write CSS OR LESS and hit save. CTRL + SPACE for auto-complete.